- Anasayfa
- HT Tedavisinde Başarı Aile Hekimleri ile Gelecektir
HT Tedavisinde Başarı Aile Hekimleri ile Gelecektir
W- Sayın Hocam çok yönlü ve farklı sorumlulukları : Türk Kardiyoloji Derneği, Hipertansiyonla Mücadele Derneği Başkanı, European Society of Cardiology, European Association of Percutaneous Cardiovascular Interventions, European Association for Cardiovascular Prevention and Rehabilitation, European Atherosclerosis Society, Dünya Hipertansiyon Ligi Yönetim Kurulu üyeliği olan Prof.Dr. İstemihan Tengiz’i tanıyabilir miyiz?
Tengiz – 1973 yılında Bodrum’da doğdum. Küçük yerde ve sıcak bir kasabada doğup büyümenin avantajı tabi ki süreklilik arz etmedi. 1997 de Erciyes Ü. Tıp Fakültesinden, 2002 de Ege Ü. Kardiyoloji AD’ndan geçerek çalışma hayatıma başladım. Aslen girişimsel kardiyolog olarak devam ettim. Ancak çok sevgili hocam, Prof. Dr. M. Remzi Önder’in önerisi ve yön vermesi ile hipertansiyon konusunda özellikle de toplumu bilinçlendirme, hekimleri bu konuda daha faal olma alanında yol açmaya başladım. Halen girişimsel kardiyoloji de özellikli işler yapıyorum ama aynı zamanda özellikle hipertansiyon konusunda koruyucu hekimlik yönünde de misyon yürütmeye çalışıyorum.
W -.Dernek isminizde aktiflik net görülmekte; Hipertansiyonla Mücadele Derneğinin başkanı olarak mevcut durumunuzu ve gelecek vizyonunuzu paylaşır mısınız?
Tengiz- Sizinde bildiğiniz gibi aslında derneğimiz yeni bir dernek değil. 1988 yılında İzmir de kurulup faaliyetlerine başladı. Önce lokal etkinlikler yapan derneğimiz, 2013 yılında İstanbul’da Dünya Hipertansiyon Kongresini organize ederek dünya çapında büyük bir başarıya imza attı. Halen ulusal bazda kongre düzenlemeye, hipertansiyon ile ilgili hekimleri bir araya getirerek onların bilimsel gelişimlerine katkı sağlamaya devam etmekteyiz. Gelecek vizyonumuz toplumun sağlık kalitesini daha iyi seviyelere ulaştırabilmek. Hipertansiyon gerek sıklığı gerekse yol açtığı kalp-damar hastalıkları bakımından çağımızın en önemli halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü hipertansiyonu, önlenebilir ölümcül hastalıkların başı olarak tanımlamaktadır. Hipertansiyon Küresel Bir Salgındır. Dünyada 1,5 milyar insanda hipertansiyon vardır ve her yıl 9,4 milyon kişi hipertansiyon yüzünden ölmektedir. Tüm dünya sağlık teşkilatları hipertansiyon ile etkili mücadelenin ancak bilinçlendirilmiş bir toplum zemininde mümkün olabileceğini kabul etmektedir. Bu yüzden bilinçlendirme faaliyetlerimiz hem hekim hem de toplum düzeyinde artarak devam edecektir.
W- Dernek olarak Hipertansiyon ile Mücadele Derneği hekim camiası içinde diğer derneklere göre farklı bir yerde midir?
Tengiz. – Sanmıyorum. Ülkemizde hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklarla ilgili birkaç daha dernek var. Hepimizin amacı ortak, toplum sağlımızı ve kalitesini daha da geliştirmek. Önemli olan ortak amaca birbirimize katkı sağlayarak ulaşabilmek. Derneğimiz ve üyelerimiz, diğer derneklere her zaman bilimsel katkıda bulunmaktadır. Dünya hipertansiyon kongresini düzenlerken de bizim derneğimiz özellikle Türk Böbrek Hastalıkları ve Hipertansiyon Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği gibi güzide derneklerimizden tam destek almıştır.
W- Ülkemizde yaklaşık 35.000 kişiye bir Kardiyolog düşmekte. Bu oran avrupa ve dünya da nerededir? Sağlığımız için oranımız ne olmalıdır? Aile Hekimlerinin yeri ne olmalı ve Türkiye bunu değerlendirebiliyor mu?
Tengiz – Genel olarak 1000 kişiye düşen hekim sayısı bakımından Avrupa’nın oldukça gerisindeyiz. Avrupa ülkelerinde bu oran 3-6 iken, biz de 1-2 civarında. Ancak özelleşmiş hekim grubu ile değil de özellikle birinci basamak sağlık sistemi hekimleri ile hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklarla daha etkin bir mücadele edilebileceği inancındayım. Şu an maalesef kan basıncı takipleri performans sistemine dahil edilmemiştir. Eğer aile hekimlerine bu mücadele de pozitif performans düzenlenebilirse toplum sağlığına çok katkı sağlayabileceğini düşünüyorum
W- Ulusal kalp sağlığı ve HT politikamız var mı?
Tengiz –Elbette. Sağlık Bakanlığı Bünyesinde Kronik Hastalıklar Daire Başkanlığımız mevcut. Kalp sağlığı ve hipertansiyon konularında dönem dönem ilgili derneklerle çalıştaylar yapılmakta ve bunların sonucunda ulusal politikalar belirlenmektedir.
W – Hipertansiyon ile Mücadele Derneği nin halka yönelik programları nelerdir ve 2018 için özel projeniz var mıdır? Halk sağlığı konusunda TKD nin öncelikleri nelerdir?
Tengiz – Her yıl olduğu üzere belediyeler gibi yerel idari kurumlarla halka yönelik bilinçlendirme toplantıları düzenleyeceğiz. Bunun dışında Bornova Küçük Şeyler Anaokulu ile sosyal bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bu projede kreş yaşındaki çocukları eğiterek, aile merkezli eğitim modülü üzerinden ebeveynlerin yaşam şeklini ne kadar değiştirebileceğimizi araştıracağız.
W- Malpraktis konusunda üyelerinize ne gibi destekleriniz olmaktadır? Bu konu da üyelerinizin çekinceleri nelerdir? Riskli vakaları üstlenmeme gibi durumlar olmakta mıdır?
Tengiz – Malpraktis konusu maalesef ülkemiz için çok ciddi bir sorun. Bu konuda dernekler olarak zaman zaman görüş bildiriyoruz, üyeler arasında diyaloglarımız oluyor. Ancak hukuki bir düzenlemenin, hekimi de koruyacak bazı önlemlerin mutlaka yapılması gerektiğine inanıyorum.
W- Üyelerinizin mezuniyet sonrası eğitim politikası nedir? Bu hizmetlerinizden başka hangi disiplinler yararlanabilir?
Tengiz. – Üyelerimiz ile her yıl bilimsel toplantımızda bilgi alışverişinde bulunmaktayız. Hipertansiyon dışında diğer kardiyovasküler hastalıklar ve risk faktörlerini konusunda da eğitime ağırlık verdik. Bu yıl Bodrum’da düzenleyeceğimiz kongrede girişimsel kardiyoloji de dahil olmak üzere aritmi, kalp yetmezliği, koroner arter hastalıkları ve nefrolojiyi de içeren çok geniş bir eğitim programı geliştirdik. Vaka oturumlarına özelikle ağırlık verdik, üye ve katılımcıların vakalar üzerinden interaktif bir oturum yapmalarına olanak sağladık. Eğitim hizmetlerimizden hipertansiyon ile ilgili tüm hekimler faydalanabilir.
W- Kardiyoloji yardımcı personeline yönelik gelişim programlarınız var mıdır?
Tengiz – Bu yıl ilk kez Hemşire oturumları düzenledik. Kongrede yarım günlük, kardiyovasküler hastaların bakımlarına yönelik hemşire eğitimleri olacak.
W- İlaç sektörü ile iş birlikleriniz ne anlamda olmakta ve gerçekleşen çalışmalardan aldığınız bazı sonuçları paylaşır mısınız? Tengiz – İlaç sektörü bilimsel faaliyetlerimize destek sağlamaktadır. Eğitim faaliyetlerimizin sürdürülebilir olması için bu çok önemli. Bazı medikal firmalar da saha çalışmaları olduğunda ölçüm cihazı gibi tıbbi cihaz desteği sağlamaktadırlar.
W –Türki Cumhuriyetlere katkılarımız neler oldu? Önümüzdeki dönem projeleriniz neler? Bu ülkelere yönelik sağlık alanı yatırımları için önerileriniz var mı?
Tengiz – Türki cumhuriyetlerinden özellikle Azerbaycan ile sıkı ilişki içerisindeyiz. Oradaki derneklerle iletişim halindeyiz. Kongremize de katılım yapacaklar. Önümüzdeki yıllarda Azerbaycan veya ülkemizde Türki Cumhuriyetler Kongresi yapma arzusundayız. Bunun çalışmalarına şimdiden başladık.
W – Ulusal kılavuzlarımız yeterli mi? Yeni yapılması veya revizyona ihtiyaç olan var mı? AHA’nın HT’da güncellemesinin getirdiği yenilikler var mı?
Tengiz – Uzun zamandır ulusal kılavuz hazırlamıyorduk ta ki Mayıs 2015 de Türk Ulusal Hipertansiyon Uzlaşı raporu yayımlanana kadar. Biliyorsunuz belki de bu rapor dünya üzerindeki birçok kılavuzda görülen hedef değerleri, ilaç başlama zamanı gibi kaosların sonucu geldi. Ancak bizim kılavuz aslında oldukça iyi hazırlanmış ve akılda kalması da kolaydı. Ben şahsen bizim kılavuzun oldukça uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. Geçen haftalarda AHA 2017 Hipertansiyon kılavuzunu yayımladı. Kılavuzda en fazla göze çarpan yeni kategorik sınıflama ve daha düşük tedavi hedefleri oldu. Kısaca özetlemek gerekirse; yeni kılavuza göre Kan Basıncı(KB) kategorileri: Normal: < 120/ 80 mmHg, Yüksek: SKB 120-129 ve DKB<80 mmHg, Evre 1: SKB 130-139 ve DKB 80-89 mmHg, Evre2: SKB ≥140 veya DKB≥90 mmHg, Hipertansif kriz: SKB>180 ve/veya DKB>120 mmHg olarak belirlendi. Doğru kan basıncı ölçümünün önemi vurgulandı. Hipertansiyon tanısının teyidi için özellikle evde kan basıncı monitorizasyonunun değerlendirilmesi önerildi. Tedaviye başlarken hastanın KV risk profilinin göz önünde bulundurulması tekrar vurgulandı. Evre 1 hipertansiyonu olan hastalarda eğer geçirilmiş aterosklerotik KVH öyküsü, yüksek aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riski, kronik böbrek hastalığı ve diabetes mellitus varlığında antihipertansif ilaç tedavisi başlanması gerektiği vurgulandı. Tedavide kan basıncı hedefi genel popülasyon için 130/80 mmHg’ nın altı olarak belirtilmiştir.
W- Türkiye’de yılda ortalama 1650 hastanın kalp kapağı kısa adı TAVI olan işlemle tedavi ediliyor ve bu sayının olması gerekenden 10 kat fazla olduğu ve yaklaşık 13 bin TAVİ yapılan hastanın değerlendirildiği yeni bir çalışmaya göre, işlem sonrası ilk bir aylık dönemde görülen ölüm oranı yaklaşık yüzde 8, böbrek yetmezliği gelişimi yüzde 14, kalıcı pil takılması ihtiyacı yaklaşık yüzde 13. Bu hastaların 5 yıllık dönem sonunda yaklaşık yüzde 52, 7 yıllık dönemde ise yüzde 72’sinin kaybedildiği saptanmış. Ülkemizdeki TAVI uygulamaları konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
Tengiz – Sizin de bahsettiğiniz gibi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de TAVI uygulamaları giderek artmaktadır. Kılavuz önerilerine bakarsak işlemin açık cerrahi riskini bariz yükselten komarbid durumların varlığında yapılması önerilmektedir. Yani yüksek riskli hasta grubunda. Bu konuda teknolojik gelişmelerinde olduğunu düşünürsek, daha düşük risk gruplarında uygulanan çalışmaların sonuçlarını da beklemek gerektiği kanaatindeyim. Hastanın konforu ve hospitalizasyon süresinin daha kısa olması işlemin ilk planda göze çarpan avantajları gibi gözükse de uzun dönem sonuçlar, mortaliteye etkisi ve maliyet etkinliği de değerlendirmeye alınmalı.
W– Sevgili Hocam son olarak önümüzdeki Hipertansiyon ile Mücadele Derneği kongresinden bahseder misiniz? Öne çıkan konular neler olacak ve kimler katılmalıdır?
Tengiz – Biliyorsunuz 26-29 Nisan 2018 tarihinde 16. Kongremizi Bodrum Voque otel de gerçekleştireceğiz. Bu yıl farklı olarak sadece hipertansiyon değil KV hastalıklar ve diğer risk faktörlerini de daha detaylı olarak ele aldık. Pediatrik yaş hipertansiyonuna da bu yıl ayrıca yer verdik. Bunların dışında zaman zaman klinikte hipertansiyon veya komplikasyonları ile uğraşmak zorunda kalan nefrolog, nörolog ve jinekolog gibi uzmanlara da söz verdik.
Antitrombositer, YOAK gibi yeni piyasaya sürülen ilaçların avantaj ve dezavantajlarını açıklıkla ve tarafsız gözler ile paylaşacağız.
Bunların dışında dört adet kurs düzenledik; aile hekimlerine yönelik hipertansiyon kursu, kardiyoloji uzmanlarına yönelik EKO, BT koroner anjiyografi ve radial arter girişim kursları. Genç arkadaşlarımızın vaka paylaşımları için biri girişimsel biri de girişimsel olmayan olmak üzere iki adet workshop düzenledik. Bu oturumlar oldukça ilgi çekici ve interaktif oluyor. Hipertansiyon ve diğer kalp hastalıkları ile ilgili tüm branş hekimlerinden ve aile hekimlerinden katılımlar olmaktadır.
W – “Olmazsa olmaz aile hekimleri” Kardiyovasküler hastalıkların yönetiminde en önemli basamağın birinci basamak olduğunu belirttiniz, İskemik Kalp Hastlıklarında, HT ve Kalp Yetmezliğinde aile hekimlerine düşen sorumluluklar nelerdir?
Tengiz.- Aile hekimleri hasta ile ilk temas eden hekimlerdir. Dolayısıyla hastanın tanısı, tedavisi ve takibi için en etkin kullanılabilecek basamakta yer almaktadırlar. Dolayısıyla bu hastaların takibini yapabilmeleri ve gerektiğinde ilgili branşa sevk edebilmeleri gerekmektedir. Bu yüzden aile hekimlerimizin eğitilmesi ve son bilgilerin kliniklerine yansıtıla bilinmesi amaçlanmalıdır. Eğer tüm bunlar pozitif performans zeminin de gerçekleştirilebilirse inanıyorum ki ülkemizde hipertansiyon ve KV hastalıklarla daha etkin mücadeleyi başarabileceğiz.
W- Paylaşımınız için çok teşekkür ederi “Mücadelenizde” başarılar dileriz.